Sinüzit; burun, göz ve alın bölgemizdeki sinüs olarak adlandırdığımız boşlukların burun içine açıldıkları kanallarda oluşan tıkanıklıklar nedeniyle iltihaplanması sonucu yaşanılan bir problemdir.
Sinüzit problemi kendisini; burunda tıkanıklık, sarı-yeşil renkte akıntı, geniz akıntısı, baş ağrısı ve koku almada zorlanma ile göstermektedir.
Sinüzit Olduğumuzu Nasıl Anlarız?
Sinüzit’in en yaygın belirtileri burun tıkanıklığı, yüz-diş-göz ağrısı ve öksürüktür. Bunun yanında; ateş, yorgunluk, ağız kokusu, koku alma duyusunda azalma, boğaz ağrısı, bazen ses kısıklığı şeklinde de belirtileri vardır.
Normalden daha uzun süren nezleler de genellikle bu rahatsızlığın göstergesidir. Yetişkinlerden farklı olarak çocuklarda; huzursuzluk, inatçı öksürük ve geniz akıntısına bağlı kusmalara sebep olabilir.
Rahatsızlığın artış gösterdiği dönemlerde ortaya çıkan alın ve gözde ağrılı şişlikler, çift görme ve genel durum bozukluğu da belirtileri arasında yer almaktadır.
Bu belirtiler 3 aydan daha fazla sürüyorsa bunu “kronik sinüzit” olarak adlandırabiliriz. Kronik sinüzit, genel olarak ilaç tedavisine cevap vermez ve cerrahi müdahale gerekebilir. Daha kısa süren sinüzitler ise “akut sinüzit”olarak adlandırılır ve akut sinüzit genelde soğuk algınlığı gibi bir enfeksiyonun ardından görülebilir.
Sinüziti Tetikleyen Etkenler Nelerdir?
Bu şikayeti yalnızca tek bir nedene bağlamak doğru değildir. Fakat en sık görülen nedenleri arasında;
- Solunum yolları enfeksiyonları
- Allerjiler
- Burun içi eğrilikleri
- Burun eti büyümeleri
- Polipler
- Reflü
- Geniz akıntısı
- Soğuk algınlığı
- Sigara kullanımı
- Kış aylarında kuru havaya maruz kalma
- Özellikle çocuklarda görülen büyümüş geniz etleri
- Yüzme veya uçak yolculuğu esnasında oluşan basınç değişiklikleri
- Islak saç ile dışarı çıkmak veya uyumak sayılabilir.
Sinüzite Cerrahi Müdahale
Sinüzit hastalarına tedavi sürecinde genellikle ilaç kullanımı önerilmektedir. Söz konusu ilaç tedavisi uzun süreli olabilir ve yoğun ilaç kullanımı gerektirebilir. Yoğun tedaviye rağmen hastalığın düzelmesini engelleyen yapısal bir darlığı olan, hastalığa bağlı polipler (etler) oluşmuş ya da hastalığın gözlere, beyin zarına beyne yayılması durumlarında ise cerrahi müdahale yapılır.
Yeni ve modern cerrahi, “endoskop” denilen ucuna kameralar bağlanmış, görüntüyü kameraya ileten ve cerrahi alana ulaşan ince çubuklarla gerçekleştirilebilir. Sinüs bölgelerinin anatomisinin çok karışık ve değişken olması, beyin, göz, göz siniri ve şah damarın bölgelerine komşu olması nedeni ile tam ve eksiksiz cerrahi için tecrübe ve dikkat gerekir.
Cerrahi, genel ya da lokal anestezi ile uygulanır, sonrasında kanama görülebilmesine rağmen çok sık rastlanmaz, tampon uygulanmaz ve hemen hemen hiç ağrı olmaz.
Cerrahi işlemi sonrasında yoğun takip gerekir ve buruna uygulanan sprey formunda ilaçlar önerdiğimiz süreler boyunca kullanılırsa hastalığın tekrarlama olasılığı çok düşüktür. Hasta açısından zahmetsiz denilebilecek bu cerrahi sonunda 7 gün sonra günlük aktivitelere dönülebilir.
Herkese sağlıklı günler temenni ederim.
Saygılarımla
Ozan Seymen SEZEN
Kulak Burun Boğaz – Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı