Prof. Dr. Ozan Seymen SEZEN Hakkında

Rinoplasti, burnun dış şeklini değiştirmek için yapılan bir operasyondur. Bu ameliyat sırasında burnun kıkırdakları ve kemikleri şekillendirilerek buruna son hali verilebilir.

Bunun dışında aynı anda burnun içerisinde nefes almamızı engelleyen veya bazı hastalıklara yol açan kemik, kıkırdak ve et büyümeleri de aynı operasyon sırasında halledilebilir.

Rinoplasti, genelde bilinenin aksine ağrılı bir işlem değildir. Bunu şu şekilde açıklayabilirim; ameliyat ettiğimiz hastalarımıza ameliyat sonrası ağrı çekip çekmediklerini sorduğumuzda 100 hastadan 98’i herhangi bir ağrı rahatsızlığından yakınmamaktadır.

Ancak genelde ağrıyla karıştırılan şey yüzdeki şişlik ve gerginlik hisleridir. Bunlar ağrıyla karıştırılmamalıdır. Bu durum gerginlik hissi verebilir ancak ciddi bir ağrıya hiçbir zaman sebep olmaz. Ameliyattan sonra alınacak olan basit ağrı kesicilerle bu problem rahatlıkla aşılabilir.

Rinoplasti hazırlık sürecinde öncelikle hastanın doğru hekimi bulması en önemli görevidir. Hastanın kendisini rahat hissedebileceği her türlü soruyu sorabileceği, sorduğu sorulara iyi açıklamalar alabileceği bir hekim bulması gerekir.

Her şeyin başı iletişim, hasta doktoruyla, kendi istediklerini, burnu ile ilgili endişelerini, kaygılarını, korkularını paylaşmalıdır. Ardından hekimi ile birlikte bir hazırlık sürecine geçip, bu hazırlık sürecinde de, hasta beğendiği beğenmediği burun şekilleriyle ilgili hekimini çok iyi bilgilendirmeli.

Bu bir operasyon ve hasta o güne kadar geçirdiği hastalıklar, ameliyatlar, kullandığı ilaçlar ve alerjileriyle ilgili hekimine çok doğru bilgiler vermelidir. Bu bilgiler ışığında kendisinin ameliyata uygun olup olmadığı ya da daha öncesinde alınması gereken tedbirler planlanır.

Ameliyat planlandıktan sonra hastanın yaklaşık olarak 10 gün öncesinden kan sulandırıcı ilaçlar (bunların başında aspirin gelir) bazı ağır kesiciler kullanmaması gerekir. Bunun dışında bizim sevmediğimiz bazı linkobloga, insent gibi maddeleri içeren vitaminler kullanmaması gerekir.

Yine son yıllarda sıklıkla kullanılan zencefil tarzı besinlerde tüketmemesi gerekir. Ameliyattan önce bize en çok sorulan soru sigarayı bırakmalı mıyım? bırakmamalı mıyım? Tabii ki sigara her zaman sağlığımıza ters etki yapan bir madde fakat ameliyatlar için çok çok önemli iki konuda sigaranın etkisi var birincisi yara iyileşmesini kötüleştirir ikincisi de alacağınız anestezinin daha riskli hale gelmesine neden olur.

Bu yüzden ameliyattan yaklaşık bir hafta öncesinde sigarayı bırakmanızı tavsiye ederiz. Alkol konusunda ise ameliyattan üç gün öncesinden alkol alımını bırakmanız gerekir. Ameliyattan bir gece önce hastalarımıza banyo yapmasını tavsiye ederiz.

Yine ameliyat eğer ertesi sabah gerçekleşecekse gece 12’den sonra herhangi bir şey yiyip içmemesini ve hastaneye aç bir şekilde gelmesini tavsiye ederiz. Hastamız bu konulara dikkat ederse sağlıklı bir ameliyat süreci geçirecektir.

Ameliyattan sonraki süreçte hastamızın dikkat etmesi gereken hususlarda buz uygulaması gelmektedir. Saat başı 15-20 dakikalık bir buz uygulaması bütün gece boyunca uygulanmalıdır.

Hastamızın ilk gün sıvı besinlerle beslenmesi gerekiyor ertesi gün hastamızı eve taburcu ettiğimiz zaman evde de buz uygulamasına devam etmeye dikkat etmeliler bunun dışında herhangi bir banyo kısıtlaması yok ancak burada burnunun üstündeki alçıyı ıslatmadan saçları ayrı vücudu ayrı bir şekilde banyo yapabilir.

Burada en çok rastladığımız hastamızın sürekli yatarak kendisini psikolojik olarak daha çok hasta hissettiğini görüyoruz biz bunu istemiyoruz günlük aktivitelerine gün içerisinde evde devam etmesini istiyoruz verdiğimiz ilaçların düzgün ve doğru şekilde kullanılmasını arzu ediyoruz. Ameliyattan bir hafta sonra banyo yapmaya başlayabilirler.

Hastalar, ameliyatın hemen ertesi gününde normal beslenme düzenine geçebilirler. Öte yandan ameliyattan sonra üç hafta kadar ağır işler yapılmaması, spor yapılmamasını öneriyoruz. Hemen sigara içmeye tekrar başlanmaması, bununla beraber hastanın yine üç hafta alkol kullanmaması gerekir.

Ayrıca hastalarımızdan göz altlarındaki şişliklere ve morluklara iki üç ay kadar güneş gelmesini istemeyiz. Bunun için şapka kullanılabilir ya da güneş kremlerinden yararlanılabilir.

Burundaki kemik eğrilikleri ikiye ayrılır. Burnun içindeki kemik eğrileri ve burnun dışındaki burun eğrilikleri. Burnun içerisindeki nefes almamızı engelleyen burun eğrilikleri ameliyatsız bir şekilde düzelemez.

Nefes almakta zorlanıyorsanız ve bu burun eğriliğine bağlı ise, mutlaka ameliyat olmalısınız. Ancak burnun dışındaki kemik eğrilikleri, eğer çok hafifse, dolgu yöntemleri ile rahatlıkla kamufle edilebilir ve daha az görünür hale getirilebilir.

Ancak, burnun dışındaki kemik eğriliği çok şiddetliyse, yine ameliyatı tercih etmelisiniz.

Bazı hastalarımız üst dudaklarının ince olduğundan yakınırlar. Fakat, dikkat etmedikleri bir başka hususta, burnumuzun altındaki ve dudağımızın üstündeki cildin uzun olmasıdır.

Bu cilt uzun olduğunda ve dudağımız ince olduğunda, burnun altındaki bu ciltten bir miktar kısaltılarak bu bölge daha kısa gösterilebilir.

Bu işlem aynı zamanda üst dudağınızın daha kalın ve dolgun gözükmesini sağlayabilir. Liplift bu tür problemleri olan hastalarımızın, üst dudaklarını kalınlaştırmak ve üst dudak ciltlerini kısaltmakta oldukça mutlu sonuçlar sağlayabilir.

Dudak kaldırma (Liplift) genel olarak ağrılı bir işlem değildir. Ancak burnunuzun altındaki küçük bir kesi olduğundan, hafif bir ağrı yapabilir. Ameliyattan sonra, bu bölgedeki gerginlikten dolayı bir şişlik hissedeceksiniz.

Ancak ameliyattan sonra, bu şikayetleriniz olduğunda şişlikleri ve ödemleri geçirecek ve ağrıyı azaltacak ilaçlar kullanıldığında, bu hafif ağrı da herhangi bir problem yaratmaz ve çok konforlu bir ameliyat süreci geçirebilirsiniz.

Hastalarımız, ameliyattan sonra bir iki gün içerisinde, normal hayatlarına dönebileceğini söyleyebiliriz.

Dudak Kaldırma (Liplift) işlemi hem lokal hem de genel anestezi adı altına yapılabilen bir işlem olduğundan dolayı, ciddi sağlık sorunu olan hastalarımız bile liplift işlemini yaptırabilirler.

Genel olarak, üst dudağın üstündeki cildin uzun olduğu hastalarda bu işlemi tercih ediyoruz. Erkek ve kadın hastalarımız bu ameliyatı tercih ederlerse, rahatlıkla olabilirler.

Ameliyatın herhangi bir yaş sınırı yoktur. Ancak, estetik operasyonlarda genelde, 17 yaşından sonra olmalarını tavsiye ederiz.

Çene estetiği ameliyatı (Mentoplasti) genel olarak, profilden bakıldığında çenesi geride olan hastalarımıza önerdiğimiz bir ameliyattır. Çeşitli tekniklerle yapılabilir. Bunlardan birincisi implant dediğimiz materyalleri çene cildinin altına yerleştirmektir.

İkincisi bazı kalıcı ve geçici dolgu yöntemleri ile bu bölgeyi doldurmaktır. Üçüncüsüde, çene kemiğinizi biraz ileriye doğru ilerletilerek, çenemizin daha önde ve daha dolgun gözükmesi sağlanabilir.

Mentoplasti ameliyatı için ideal yaş aralığı kızlarda 17, erkeklerde 18 yaşından sonrasıdır.

Çene estetiği (Mentoplasti) ameliyatını, herhangi ciddi bir sağlık problemi yoksa, gebe olmayan herkes yaptırabilir. Yaş aralığı ise kızlarda 17, erkeklerde 18’dir.

Çocuklara 6 yaşından sonra, rahatlıkla kepçe kulak estetiği yapılabilir. Aslına bakarsanız, kepçe kulak ameliyatı 6-7 yaşından sonra bu dönemlerde yapılması gerekir. Bunun sebebi, okullarda çocuklar birbiriyle iletişime geçerken en çok kepçe kulakla dalga geçildiği yıllar ilkokul yıllarıdır.

Bu çocuklarımız psikolojik sıkıntıya düşmeden, hayatlarını rahatlıkla sürdürebilirler. Eğer 6-7 yaş aralıklarında bu ameliyatı olamamış, kepçe kulaklıktan yakınan hastalarımız varsa, herhangi bir endişeye kapılmalarına gerek yok. Sağlık durumları müsait ise, 50-60 yaşında bile bu ameliyatı olabilirler.

Ancak 20-30’lu yaşlarda bu ameliyata geç kaldıkları düşünülmemelidir. Huzurlu bir şekilde, yeni kulaklarının tadını çıkarabilirler.

Sinüzit tetikleyen durumlar, öncellikle burnumuzun içindeki yapısal değişiklerden etkilenir. Burnumuzun içinde bazı kemik eğrilikleri ve et büyümeleri varsa sinüziti tetikleyecektir. Yine sinüslerin ağzını daraltan, doğuştan gelen bazı anatomik durumlar sinüziti tetikler.

Bunun dışında, çok sık gri geçirmekte, sinüziti tetikleyen durumlardan biridir. Ayrıca, alerjik durumlar sinüziti ciddi bir şekilde tetikler. Tüm bunların, kontrol altına alınması gerekmektedir.

Ayrıca, sinüziti tetikleyen en önemli durumlardan birisi ise, sigara kullanımıdır. Sigara kullanmayan, fakat sigara dumanına çok fazla maruz kalan kişilerdede özellikle çok sık sinüzit hastalığını görebiliriz.

Sinüzitin kalıcı tedavisi mümkündür. Öncellikle yapacağımız medikal dediğimiz  ilaç tedavileri ve bazı alerji tedaviler ile sinüzitin önüne geçebiliriz.

Ancak bunlar etkili olmadığında, yapılacak olan sinüzit ameliyatı, sinüzitten kalıcı olarak kurtulmanıza yardımcı olacaktır.

Burada vurgulanması gereken en önemli nokta, sinüzit ameliyatlarından sonra ilaç tedavisine devam edileceği ve özen gösterilmesidir. Eğer, özen gösterilmezse sinüzit tekrarlayabilir ve yaptığımız ameliyatın sonucunda etkili bir başarı elde edemeyebiliriz.

Otoskleroz, kulakta işitme kaybına yol açan bir kulak hastalığıdır. Orta kulakta, kulak zarının arkasındaki kemikçiklerde, özel bazı bölgelerde kireçlenme olması şeklinde kendini gösterir. İşitme kaybı ve kulak çınlaması gibi belirtileri vardır.

Otoskleroz, erkeklerde ve kadınlarda görülebilir. Ama daha sık bayanlarda görülen bir hastalıktır. Erken erişkin yaşlardan, 40’lı yaşlara kadar karşımıza çıkabilen bir hastalıktır.

Bize en çok gelen sorulardan birisi de kulak temizleme ile ilgilidir. Kulak temizlemek zararlı değildir.  Eğer bir kulak çok kirlendiyse ve kulak yolu tıkanıp ses iletimi engellediyse, kulak zarını temizletmek gerekmektedir.

Aslına bakarsanız, bu oluşan kirler tüm insanların kulak yolunda bir miktar üretilir. Ancak kulağın kendine özel temizleme mekanizmasıyla bu kirler atılır. Ama bazı insanlarda bu mekanizma bozuk olduğundan dolayı, kulak içerisinde birikme yapabilir.

Hastaların en büyük endişesi, kulağı temizledikten sonra, bu kir daha yoğun bir şekilde tekrarlanır mı? Aslında böyle birşey mümkün değildir. Kulak kiri temizlendiği için, tekrar yoğun bir şekilde oluşmamaktadır.

Böyle kişiler 6 ayda bir kontrole gidip, kulaklarını temizletmelidir. Ancak kulak tıkanıklığı olmayan kişilerde, temizletmeye gerek yoktur. Yine bu soruya verilebilecek en güzel cevaplardan birisi de şu, eğer lavabonunuz tıkandıysa, açmanız zararlı mıdır? sorusuyla benzetebilir.

Eğer, o lavabo açılmazsa, lavabonuzu kullanamazsınız. Kulağınızda açmazsanız, kulağınızı kullanamazsınız. Dolayısıyla kulak temizlemenin herhangi bir zararı yoktur.

İşitme kaybını ortadan kaldırabilmek amacıyla, mutlaka temizletmek zorundasınız. Ancak, tıkanıklık yoksa, temizletmeye gerek yoktur.