Uyku Apnesi Nedir?
Uyku apnesi; horlamanın sebep olduğu en ciddi hastalıklardan biridir. Uykuda solunumun belirli bir süre durması anlamına gelir. Uyku sırasında nefesin durmasına sebep olan uyku apnesi, tüm gece devam edebilir. Uyku kalitesini düşüren bu durum; depresyondan, kronik yorgunluğa kadar birçok farklı soruna yol açabilir.
Uyku apnesi sırasında, üst solunum yolunun açık kalmasına destek olan kaslarda gevşeme meydana gelir. Dil kökü ya da yumuşak damağın veya aşırı büyümüş bademciklerin hava yolunu tıkaması neticesinde minimum 10 saniye nefes alamamak uyku apnesi olarak ifade edilmektedir.
Uyku apnesi atağı meydana gelirken solunum çabası sürer. Ancak bir süre sonra artan bu çaba sebebiyle beyin uyarılır ve hava yolu açılır. Solunum durana dek horlayan kişi gürültülü bir homurdanma ile tekrar nefes almaya devam eder.
Uyku apnesi yalnızca hayat kalitesinin düşmesine değil; dikkatsizlik sonucu trafik kazası riskinde de artışa yol açar. İş kazaları için de risk oranını yaklaşık 8 kat arttırmaktadır.
Horlama ve uyku apnesi yakınması ile bize başvuran kişilerin burun boğaz ve dil kökü düzeyinin muayenelerini yaparak şikayete yol açan bölgeleri tespit ederek değerlendirmeye başlıyoruz. Hastanın ek sağlık problemlerini ve kullandığı ilaçlarını sorguladıktan sonra burun tıkanıklığına yol açan problemler varsa bunları çözüyoruz.
Hastamız kilolu ise zayıflamanın önemini vurguluyoruz ve kilo vermesini istiyoruz sigara ve alkol kullanımı problemi arttırdığından bunların kullanımının bırakılmasını öneriyoruz.
Burnu açık hastalarımızda ya da burun problemini çözdüğümüz hastalarda durumun şiddetini ayrıntılı olarak gösteren polisomnografi denilen ve modern tıpta uyku apnesini ve şiddetini gösteren en önemli test olarak kabul edilen uyku testini istiyoruz ve sonuçlarına göre tedavimizi şekillendiriyoruz.
Sadece basit horlama mevcutsa yada hafif düzeyde apne mevcutsa, damağa radyofrekans, damağa pillar implant, anterior palatoplasti gibi basit müdahaleleri önerebilmekteyiz. Orta ve ağır düzeyde apne tespit edilen hastalarımızda burun ve büyük bademcik problemi yoksa pap denilen yüksek basınçlı hava veren cihazların kullanılması (cpap-bipap apap ) ilk tercihimiz olmaktadır.
Hastamız bu cihazları kullanmayı kabul eder ve uyum sağlarsa çok etkili bir şekilde problemden kurtulmuş oluyor. Cihazı kabul etmeyen ya da kullanımına uyum sağlayamayan hastalarımızda kendisine en uygun cerrahileri tek tek ya da kombine halde uyguluyoruz.
Hastamıza cerrahi uygulanacaksa damak boğaz ve dil kökünde daralarak probleme yol açan kısmı saptayıp o bölgeye müdahale edebilmek için operasyona başlamadan önce uyku endoskopisi yapıyoruz.
Bu işlem sırasında hasta tam uyutulmadan horlamasını sağlayacak şekilde gece uykusunu taklit etmek için özel ilaçlar verilir ve burundan uygulanan özel bir kamera ile (flexible nazofarengoskop) darlık bölgesi saptlanır.
Uyguladıgımız en yeni cerrahi teknikler her hasta için boğaz ve dil kökündeki daralma bölgesine göre farklılık göstermekle birlikte şunlardır.
Damağa radyofrekans: Damağın sertleştirilmesini amaçlayan bu cerrahi lokal anestezi altında uygulanabilir. Hasta hemen günlük hayatına dönebilir. Damak uyuşturulduktan sonra 3-yada 4 noktadan radyofrekans enerjisi uygulanır 3 er ay ara ile 3 seans yapılması gerekebilir.
Damak implantları yine damak içine uygulanan lokal anestesi ile yapılabilir ve hemen günlük hayata dönülebilen bir müdahaledir. Damak içine özel cihazlarla yerleştirilen 3 adet 2 cm uzunluğunda ince çubuklardır.
Bu çubuklar yaklaşık 30 yıldır tıpta güvenle kullanılan bir dikiş materyalinin sıkıştırılması ile elde edilmiştir.
Damak ve boğaz cerrahileri: Damakta solunum yolunu daraltan bölgeye göre uygulanan cerrahilerdir. Web (perde) açılması, anterior palatoplasti (damak ön yüzünden diktörgen bir kesi yapılarak tekrar dikilmesi), tonsillektomi (çok büyük bademciklerin alınması), sfinkter faringoplasti (bademcik etrafındaki kasların yana ve yukarı asılması) Transpalatal ilerletme (çok uzun sert damağı kısaltılarak damak uzunluğu azaltılması) bu cerrahilere verilebilecek örneklerdir.
Bu operasyonların genelikle genel anestezi altında yapmaktayız. Bu operasyonlar sonrası 1 hafta 10 gün yutmada ve yemek yeme sırasında ağrı gözlemekteyiz. Hastalarımız bu süreç sonunda iş hayatlarına dönebilmektedirler.
Dil kökü cerrahileri: Bu operasyonlar dil kökünde darlık tespit edildiğinde genellikle damak cerrahilerine ek olarak uygulanan ve genel anestezi altında yapılan cerrahilerdir. Yine öncesinde uyku endoskopisi yapılarak darlık bölgesi doğru olarak saptanır ve dil kökü darlıklarında bu cerrahiler uygulanır.
Dil Kökü askısı: Dil kökünden özel tekniklerle geçirilen dikişlerin dili öne çekmesi sağlanarak çene kemiğinin altına tespit edilmesi ile yapılır. Tekniğin şu an uyguladığımız modern halini alması bir Türk Kulak burun boğaz uzmanı olan Prof. Dr. mehmet Ömür’ün sayesinde olmuştur.
SMILE: Dil kökündeki doku, üzerindeki mukoza denilen örtüye yapılan kesi ile açığa çıkarılır. Coblator denilen dokuyu eriten özel bir cihazla fazla doku kitlesi azaltılır. Oluşturulan mukoza kesisi eriyen dikişlerle kapatılır.
Dil kökü cerrahileri yaygın olarak yapılan cerrahiler değildir yanlızca konu ile özel olarak ilgilenen az sayıdaki tecrübeli cerrah tarafından yapılır. Ancak yapılması gerekli cerrahilerdendir çünkü horlama ve uyku apnesi dil kökünden kaynaklanıyorsa ve hasta PAP cihazı kullanamıyorsa sadece damak ve boğaza uygulanan cerrahiler başarısız olacaktır.
Bu cerrahiler ameliyat sonrası ağrının ve yutkunurken zorlanmaların yaklaşık 10 gün sürdüğü tekniklerdir. Ancak bunlar geçicidir ve kalıcı yan etkileri yoktur. Uyku apnesi gibi hayatı tehdit eden ciddi bir hastalıkta başka bir yöntem uygulanamıyorsa hastalığın şiddetini azaltmak için ameliyat sonrası yaşanan bu zorluklar gözardı edilebilir.
Tüm horlama ve uyku apnesi cerrahi uygulamaları teknik olarak zor değildir. Ancak başarılı sonuçlar elde edebilmek için uygun hasta seçimi, cerrahinin uygulanacağı bölgenin ve uygulanacak cerrahi tekniklerin türünün doğru seçimi yıllar süren yoğun bir tecrübe gerektirir.
Horlama ve Uyku Apnesi Belirtileri
Horlama toplumda sık görülen şikayetlerden biridir. Herkes zaman zaman horlayabilir. Haftanın en az 5 günü horlama meydana geliyorsa tedavi gerektirebilir. Uyku apnesi ise horlaması olan kişilerde gözlenen gece uykusunda nefes kesilmeleri olarak tarif edilebilir.
Basit horlama kişinin etrafındakileri rahatsız eder ve bazı sosyal problemlere yol açması dışında hastanın sağlığına çok ciddi etkisi yoktur. Ancak horlamalara uyku apnesi eşlik ediyorsa, sabah yorgun uyanma, gün içinde yoğun uyku isteği oluşuyorsa çok ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Yapılan araştırmalar uyku apnesi olan kişilerin iş ve trafik kazalarına, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, felçlere (inme), kalp hastalıklarına kalp krizlerine ve hatta uykuda ani ölümlere yatkın olduğunu göstermiştir. Bu ciddi durumlar dışında iş ve sosyal performansta azalma, motivasyon kaybı, depresyon, cinsel isteksizlik gibi durumlar da görülebilir. Horlama ve uyku apnesi erkeklerde ve menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülebilir. Sıklığı yaşlanmakla artar.
Toplumda bazı kişiler çene yapılarının küçük olması boyun kısa olması, dilin büyük olması, damak kavşağının daha aşağıda yerleşimli olması nedeniyle horlamaya ve uyku apnesine daha yatkındırlar. Kilo alımı ile horlama ve uyku apnesinin sıklığı ve şiddetinin arttığı bilinmektedir.
Horlama ve Uyku Apnesi Tedavisi
Horlama ve uyku apnesi söz konusu olduğunda öncelikli olarak hastanın burun, boğaz ve dil kökü düzeyinin muayenelerini yaparak soruna yol açan alanlar tespit edilmektedir. Hastanın tıbbi öyküsü incelendikten sonra burun tıkanıklığına sebep olabilecek sorunlar varsa bunlar çözülmektedir.
Kilolu hastalar için kilo kaybı önerileri, sigara ve tütün ürünleri kullanan kişilere bunların terk edilmesi tavsiye edilmektedir. Bu önlemlerin alınması uyku apnesini ve horlama sorunlarını ciddi oranda hafifletecektir.
Bu öneriler ardından uyku apnesinin şiddetini ayrıntılı olarak gösteren polisomnografi adı verilen ve modern tıpta uyku apnesini ve şiddetini gösteren en önemli test olarak kabul edilen uyku testi yapılmaktadır. Bu testin sonuçlarına göre hasta için en ideal tedavi yöntemine başlanmaktadır.
Eğer yalnızca basit horlama mevcutsa ya da hafif düzeyde apne söz konusu ise, damağa radyofrekans, damağa pillar implant, anterior palatoplasti gibi basit müdahaleler uygulanabilir.
Orta ve ağır düzeyde apne teşhis edilmiş ise bu aşamada PAP adı verilen yüksek basınçlı hava veren cihazların kullanılması (C-PAP, Bİ-PAP, A-PAP) söz konusu olabilir. Bu yöntemler yeterli gelmez ise ya da hasta için uygun değilse en uygun tedavi yöntemi cerrahi olmaktadır.